GüncelYeni Çıkan Kitaplar

KİTAP TANITIMI | Kazanacağımız Günler İçindi

"Bugün o gündür. Öbek öbek, sokak sokak, kent kent, mahalle mahalle örgütlenme zamanı. Amasız-fakatsız. Tarihe karşı borçluysak bunu yapmalıyız"

Öncelikle aklın ve bilincin alamayacağı ve tahammül sınırlarını zorlayan işkence tezgahlarında direnen basta, Vietnamlı, Kerem, Ünal, Okan vd. Yoldaşlara saygılarımı ve sevgilerimi en içten duygularımı belirtmek isterim.

Yine İrfan Çelik yoldasın işkence karsısındaki tutumu ve kendi yaşamına son vermesi, okurken duygu dolu anlar yasamama sebep olan olaylardan birisidir. Onun bu pratiğini sorgulamak benim haddim değil. Ki, kitabın yazarı bile bu konuda kendisine bir yan bulamazken benim olayın içerisinde olanlar kadar gerçekliğimin olmayışı bu konuya eleştiri getirmemi sınırlıyor.

12 Eylül’ü sadece 1 yılda yaşanan mevsimlik sonbahar ayı veya 1980 ile özdeş̧ tutmak onun karakterine aykırı bir şeydir. 12 Eylül Askeri Faşist Darbesi bugün bile kendisinden hiçbir şey kaybetmeden sivil darbe olarak sürmektedir.

2016’nın 15 Temmuz’undan sonra rafa kalkan parlamento ve halkın iradesi gasp edilmiştir. 12 Eylül AFC’sinin kısıtladığı legal-illegal ne varsa bugün AKP Diktatörlüğü de aynı Evren faşisti gibi halka karşı suç işlemekte.

Devrimciler, ilericiler bugün yaşamlarını ideallerini işkence tezgahlarında bir kez daha korumakta ve iki sınıf tekrar çarpışmakta. Birileri, ki bunlar devrimciler; amaçla kuşandıkları Demokratik Halk Devriminde öncülüğü işkencede de sürdürmeyi bir misyon oynamaktan çekinmemiş, bunu halka karşı bir borç olarak görmüşlerdir.

Öte yandan burjuvazinin ve emperyalizmin işbirlikçileri onları insanlığın, onurun ve erdemin dışına çıkararak, inandıkları değerlere ihanet ettirerek onları tuzağa çekmeyi, bayat, kof, anlamsız ve düzen denilen düzensiz yaşamın bataklığına çekememişlerdir. Çünkü farkında oldukları bilinç şudur; ihanete bir kez bulaşılırsa her defasında bu tekrar edilecek, bir dolambaçlı yola girilecek ve bu yolun bir çıkmaz sokak olduğunun farkına varıldığında, Partiye ve halka karşı olan zararın yanında, kendine verdiği zararın ayırdında olacak.

Ha 5 gün önce ölmüşsün ha 5 yıl sonra. Ölümü yenmektir esas olan. Ölümü yüceltme veya kutsama değil. Düzen içersinde bile yaşayacağımız en fazla 5 veya 10 yıl. Bunun ötesi ne olabilir ki. Peki, yaşadığımızı varsayıp, yaşıyor muyuz? Çalışıp para kazanarak, ailimize bakarak mı yaşıyoruz? Anlık yaşadığımız duygu ve güdülerin ön plana geçtiği yaşamımı yaşamdan sayıyoruz?

Yaşam nedir? Nasıl yaşıyoruz? Doğrumuz ne? Yanlışımız ne? Neden sorular ve cevaplar etrafında kümelenmiyoruz? Çünkü basit ve sade yaşam hoşumuza gidiyor. Sade yaşam derken “Doğal” olmayan sade yaşam, kaygı ve bireyselliğin tavan yaptığı sade ve düz yaşamdır söylemek istediğim.

Şimdi bir ufkun başındayız. Kitabın ilk baskısı 1993 yılında yapılmış ikincisi ise 2020. Anlatılan anı 12 Eylül AFC olduğu dönem.

Ve bizler bugün yepyeni bir dönem ve atmosferin içerisindeyiz. Darbeler güncelliğini korumakta. Buna benim kadar sizlerde hakimsiniz. “Faşizme Karşı Özgürlüğümüzü Kazanalım” şiarı nasıl ki bugünün güncel ve politik şiarı ise, 80 kuşağı da ‘Kahrolsun Faşizm’ demişti. Yine “faşizme karşı birleşik cephe” etrafında toparlanmak 12 AFC’ye karşı en büyük politik darbeydi.

Gençliğin 68-80 kuşağının ruhunu taşıyıp taşımadığını onun dönemsel pratiği belirleyecek. Kitaptan da anlaşılacağı gibi, kadro işkencede çözülürken ki konuşmalarda radikal ve keskin iken o çözülüyor, yalnız alt sempatizan çözülmüyor. Çok söz söylemek, çok konuşmak marifet değil, gevezeliktir.

Devrimci işini yapandır. İşkencede kadro çözüldü diye bildiği ne varsa anlatacak diye bir şey olmaz. Yukarıda da değindiğim gibi, inançlara bağlılık meselesidir bu.
Sözlerimi Birleşik Gençlik üzerinde sonlandırmak istiyorum.
Bugün o gündür. Öbek öbek, sokak sokak, kent kent, mahalle mahalle örgütlenme zamanı. Amasız-fakatsız. Tarihe karşı borçluysak bunu yapmalıyız. Dar tartışmalar şu anlık (ve aslında her zaman) hiç bir örgütsel yapının ilk temel gündemi olmamalı. Bunu başarırsak bunun ikinci toplantısını Amed’de gerçekleştireceğiz. Çünkü bizler Türkiye ve T.Kürdistanı’nın gençlik neferleriyiz. Partizanlarıyız.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu